Korku Senaryoları ve İşsizlik ya da İşsizlik Üzerine Korku Senaryoları


Dan Brown'ın Birkaç yıl öncesinin en çok satan kitap yazarlarından biriydi... Onun yine çok satan kitaplarından biri Melekler ve Şeytanlar idi. Melekler ve Şeytanlarda bir korku senaryosu oynanıyordu. İnsanlar, korkutularak Tanrı'ya yakınlaştırılıyorlardı. Ortalıkta bir kargaşa bir korkudur almış başını gidiyordu.

Malum şu aralar dünyada bir krizdir almış başını gidiyor... Kimine göre Amerika'daki 1929 büyük buhranından daha büyük bir kriz sarmış sarmalamış etrafımızı. Kurtarma paketleri, teşvik paketleri gibi önüne etkileyici bir ismi takan paket çıkıyor ortalığa. Dünyada bu anlamda ciddi bir sıkıntı var, evet üretimler düşüyor, ülke ekonomileri çöküyor, dünya devi koca koca firmalar birer birer iflas bayraklarını çekiyor. Hal böyle olunca tabi biz de payımıza düşeni alıyoruz. Bakmayın öyle krizin teğet meğet geçtiğine bizzat kriz canavar olmuş içimizde dolanıyor öyle pek dolanıyormuş gibi de değil; son derece rahat. Bir oraya takılıyor bir buraya takılıyor, uğradığı her noktaya da korku salıyor... Sanki dersiniz dağ başındayız da bu canavar da dağın eşkıyası... Bir korkudur almış başını gidiyor işte.

Her gün haberlerde gazetelerde üretim kısan firmalarla ilgili haberler, işten çıkarmalar, kriz kriz kriz... Varsa kriz yoksa kriz... İçimiz dışımız kriz. Kriz yoksa bile söylentisi bile yetiyor, bu kriz böyle mel'un bir şey... Olan tabi ki güzel ülkemin güzel insanlarına oluyor. İnsanlar işlerinden aşlarından oluyor sonra üçüncü sayfalarında gazetelerin cinnet geçiren insanların haberleri daha bir sık görünür olmaya başlıyor. Kredi kartları ile türlü taklalar atan yurdum insanı an oluyor sıkışıp kalıyor bir köşeye. Tam bu anda, işsizlik üzerine korku senaryoları geliyor aklıma. Ya ben çok fesadım ya da çok komplo teorisyeniyim.

Şöyle ki;
Kriz dönemlerinde firmaların büyük bir kısmı işe alımları durdurur, daha az iş ilanı verirler ( İş arayan herkes mutlaka Hürriyet İk'yı duymuştur. Krizden eser yokken bu Hürriyet İK öyle böyle bir ek değil resmen gazetedir. Sayfalarca ilan vardır orada... Bir de son zamanlardaki Hürriyet İK ya bakmak lazım ki dersiniz o ek diyete girmiş... Evet evet diyete girmiş kriz diyetine... Erimiş bitmiş ayakta bir ruhu kalmış... Epi topu altı sayfa ya var ya yok; o sayfalarında ya bir ya iki sayfasında ilan var. )

Kriz dönemlerinde işten çıkarmalar olur. Firmalar küçülmeye giderler. Dün Bir şey yokken ertesi gün geldiğinde masanın üzerinde bir kutu; içinde şahsi eşyaların... Bir mahkummuşçasına uzaklaştırılırsın firmadan. Bir suçlu gibi kalırsın bir başına elinde bir kutu. Kimler çıkarılır işten ? Buna kriz piyangosu diyebiliriz ? Çıkmaz demeyin herkese çıkabilir. İşe yeni alınan biri, işe yıllarını veren biri, overqualified diye tabir edilen yıldız çalışanlar bile bu piyangodan nasibini alabilirler...

Firmaların var olma sebebi genel olarak para kazanmaktır dolayısıyla riskli dönemlerde maliyetleri olabildiğince kısmak da firmaların çevrede olanlara karşı göstermiş olduğu bir tepki, aldığı bir önlemdir. İşte bu noktada alınan bu önlemler bana bu korku senaryolarını yazdırıyor. Misal olarak firma kriz öncesi on milyar maaş verdiği bir çalışanını işten çıkarıyor onun yerine zaten korkunun hâkim olduğu piyasalardan yine o çalışanın ayarında başka birini işe alıyor ve ona verdiği para çıkardığı çalışanına verdiği paranın belki de yarısı oluyor. Firma bu anlamda yılsonu hesaplarına kabaca bakıldığında sadece bir çalışandan bile bir kazanç elde etmiş oluyor. İşe yeni giren kişi de bu kriz ortamında iş bulduğu için kendini şanslı hissedecektir. Alan razı satan razı durumları yani... (Burada tabi uzun vadeli bakıldığında bir kardan ne kadar söz edebiliriz bilemiyorum. Zira kriz ortamında kendini tabiri caizse bir firmaya -şartlar tam istediği gibi olmasa da- atan çalışan piyasalar iyileştiğinde de kendini daha iyi şartlarda bir başka firmaya atacaktır. Neyse konumuz bu değildi...)

Kriz zamanlarında en zor şeylerden biri iş arayan kişi olmaktır. Zira eliniz son derece zayıftır ve karşı tarafın eli de size inatla her yönden çok daha iyidir. Kozlar karşı tarafın elindedir. Bu noktada maalesef Türkiye'de firmalar bu krizi çok güzel fırsata çevirmekte ve bu kozlarını sonuna kadar kullanmaktadır – yani en azından ben öyle düşünüyorum- Siz iş arayan kişi olarak en erken zamanda iş bulmaya ve bunun için de bazı konularda fedakarlık yapmaya hazır olduğunuzdan işverenin şartlarını kabul etme noktasında da maalesef boynunuz kıldan ince olmaktadır. Krizler böyle zamanlarda firmaların ekmeğine bal sürmekte... En azından şimdiye kadar yaşadığım gördüğüm duyduğum deneyimler bunun aksini bana gösterebilmiş değil.
E kusura bakmayın malum şu an bir krizin içindeyiz bu sebeple size ancak şu kadar maaş teklif edebileceğiz gibi bir cümleyi duymanız kriz zamanında son derece sıradan olsa gerek. Ya da kusura bakmayın şu an tüm pozisyonları dondurduk başvurunuza olumlu olarak dönemiyoruz gibi başka bir cümleyi...

Böyle uzun uzadıya yazabilirim ama demek istediğimi sanırım ifade edebilmişimdir. Aklımda bu soru maalesef şu aralar bir hayli yer meşgul etmekte? Acaba firmalar bu krizi bahane olarak mı kullanmaktalar? Ya da çok mu komplo teorisyeniyim bilemedim...

0 comments: